TerraNova
New member
Birleşmiş Milletler (BM), 2050’lerde dünya nüfusunun 10 milyara çıkacağı varsayımında bulundu. Artan nüfusun etraf, besin, su ve sıhhat alanında birfazlaca zorluğu birlikteinde getireceği belirtiliyor.
Dünya nüfusunun 5 milyara ulaştığı 11 Temmuz 1987’den beri bugün, her yıl BM Nüfus Fonu (UNFPA) tarafınca “Dünya Nüfus Günü” olarak kutlanıyor ve nüfus konusunda belirlenen temalara ait farkındalık oluşturulmaya çalışılıyor.
BM Kalkınma Programı (UNDP), UNFPA ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) datalarından derlenen bilgilere bakılırsa, dünyada geçen yıl yeni tip koronavirüs (COVID-19) kırılgan kümelerin sıhhatini tehdit ederken toplumsal cinsiyet eşitsizliği daha da derinleşti.
UNFPA’ya nazaran salgın, sıhhat sisteminin yetersiz olduğu ülkelerde üreme sıhhati ve aile planlamasına erişimi de zorlaştırdı.
Bu durum eğitimli sıhhat çalışanı olmadan gerçekleşen doğum oranlarına da yansıdı. En az gelişmiş ülkelerdeki her 100 doğumdan 39’u eğitimli sıhhat çalışanı olmadan gerçekleşirken bu sayı en çok gelişmiş ülkelerde yüzde 1, dünya ortalamasında ise yüzde 19 oldu.
en çok gelişmiş ülkelerde 2017 yılında her 100 bin doğumda 12, en az gelişmiş ülkelerde 415 anne mevti kayda geçti.
Aile planlamasına erişim oranları da ülkelerin gelişmişlik düzeyine bakılırsa farklılık gösterdi. Gelişmiş ülkelerdeki tüm bayanların sadece yüzde 7’si aile planlaması imkanına ulaşamazken en az gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 16, sadece evli ya da bağ ortasında olan bayanlarda ise yüzde 20 olarak hesaplandı.
Dünya nüfusu 1989’da 5 milyara ulaştı, 2056’da ise 10 milyara ulaşacak
BM datalarına göre dünya nüfusu 2020 yılında 7 milyar 794 milyon 798 bin 729 kişi olarak varsayım edildi. Bu kestirimlere göre dünyanın en kalabalık ülkesi 1 milyon 439 milyonu aşan nüfusla Çin olurken onu 1 milyar 340 milyonu aşan nüfusuyla Hindistan ve 331 milyondan fazla nüfusu bulunan ABD izledi.
Bu üç ülkenin nüfusu, toplam dünya nüfusunun yüzde 40,4’üne tekabül ederken Türkiye ise 83 milyon 384 bin 680 bireyle 235 ülke içinde 19’uncu sırada yer aldı. Türkiye nüfusu, dünya nüfusunun yüzde 1,1’ini oluşturdu.
Dünyada ortalama doğum suratı 2,4 olarak gerçekleşirken bu süratle nüfusun 2023’te 8 milyarı, 2037’de 9 milyarı, 2056’da ise 10 milyarı geçmesi bekleniyor.
Nüfusun 5 milyara ulaştığı 1989’dan 100 yıl daha sonra ise dünyada nüfusun 10,8 milyar olacağı varsayım ediliyor.
TÜİK datalarına göre Türkiye’nin doğum suratı 2001’de 2,38 iken bu sayı 2020’de 1,76’ya, canlı doğan bebek sayısı ise 1 milyon 323 binden 1 milyon 112’ye düştü.
Yaşı 15 ile 19 içindeki doğum yapan bayanlarda ise doğum oranı 2001’de binde 49 iken bu sayı 2020’de 15’e düştü. Doğum yapan annelerin yaş ortalaması ise 2001’de 26,7 iken 2020’de 29 oldu.
Çocuk gelin oranları 2002’de 7,3, 2010’da 7,8, 2020’de 2,7 olarak kayıtlara geçti.
2050’de dünyayı beslemek için üretimin yüzde 70 artması gerekiyor
Dünyada nüfusun süratli artışı birtakım sorunları de birlikteinde getirirken bunların başında çok tüketim geliyor. Dünyanın hudutlu kaynakları her geçen gün artan insan nüfusunun gereksinimlerini karşılamakta yetersiz kalıyor, çok nüfus yoksulluğu da artırıyor.
Yoksulluk başta bebek vefatlarını artırırken çok nüfusun barınması için yeni konut alanları, yeni tarım alanları ve iş imkanları oluşturmak gerekiyor.
Kelam konusu üç muhtaçlık da tabiatın yok bulunmasına niye oluyor. Barınma ve geçinme için kentler büyürken kurulan fabrikalar, üretim alanları ve konutlarda tüketilen yakıtlar ile atmosferdeki zehirli gazların da ölçüsü artıyor.
Bilhassa fakir ülkelerdeki insanların oluşturduğu yaklaşık 2 milyarlık bir nüfus bugünün dünyasında pak suya ulaşmakta kuvvetlik yaratıyor. Tarım alanlarında kullanılan pak su kaynaklarının da azaldığı dünyada yaşanacak yüksek nüfus artışı bu meseleden daha fazla insanın etkilenmesi manasına geliyor.
BM’nin 2001’de hazırladığı bir raporda 2030 yahut 2050 senelerına kadar nüfus artışı beklenenin altında gerçekleştiği takdirde tarım üretiminin muhtaçlığı karşılaması konusunda olumlu bir yaklaşım yer alsa da 2020’de BM bir daha yaklaşık 700 milyon insanın kâfi beslenemediğini deklare etti.
Dünyanın 2050’de ulaşacağı nüfus için bugünkü endüstriyel besin ve ziraî üretimin yüzde 70 oranında artması gerektiğine vurgu yapan BM Besin ve Tarım Örgütü (FAO), çok avlanma, tarımda kimyasal kullanması, verimli toprak kaybı ve pak suya ulaşım kuvvetliğü niçiniyle bu amaca ulaşılamayacağını belirtiyor.
Dünya nüfusunun 5 milyara ulaştığı 11 Temmuz 1987’den beri bugün, her yıl BM Nüfus Fonu (UNFPA) tarafınca “Dünya Nüfus Günü” olarak kutlanıyor ve nüfus konusunda belirlenen temalara ait farkındalık oluşturulmaya çalışılıyor.
BM Kalkınma Programı (UNDP), UNFPA ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) datalarından derlenen bilgilere bakılırsa, dünyada geçen yıl yeni tip koronavirüs (COVID-19) kırılgan kümelerin sıhhatini tehdit ederken toplumsal cinsiyet eşitsizliği daha da derinleşti.
UNFPA’ya nazaran salgın, sıhhat sisteminin yetersiz olduğu ülkelerde üreme sıhhati ve aile planlamasına erişimi de zorlaştırdı.
Bu durum eğitimli sıhhat çalışanı olmadan gerçekleşen doğum oranlarına da yansıdı. En az gelişmiş ülkelerdeki her 100 doğumdan 39’u eğitimli sıhhat çalışanı olmadan gerçekleşirken bu sayı en çok gelişmiş ülkelerde yüzde 1, dünya ortalamasında ise yüzde 19 oldu.
en çok gelişmiş ülkelerde 2017 yılında her 100 bin doğumda 12, en az gelişmiş ülkelerde 415 anne mevti kayda geçti.
Aile planlamasına erişim oranları da ülkelerin gelişmişlik düzeyine bakılırsa farklılık gösterdi. Gelişmiş ülkelerdeki tüm bayanların sadece yüzde 7’si aile planlaması imkanına ulaşamazken en az gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 16, sadece evli ya da bağ ortasında olan bayanlarda ise yüzde 20 olarak hesaplandı.
Dünya nüfusu 1989’da 5 milyara ulaştı, 2056’da ise 10 milyara ulaşacak
BM datalarına göre dünya nüfusu 2020 yılında 7 milyar 794 milyon 798 bin 729 kişi olarak varsayım edildi. Bu kestirimlere göre dünyanın en kalabalık ülkesi 1 milyon 439 milyonu aşan nüfusla Çin olurken onu 1 milyar 340 milyonu aşan nüfusuyla Hindistan ve 331 milyondan fazla nüfusu bulunan ABD izledi.
Bu üç ülkenin nüfusu, toplam dünya nüfusunun yüzde 40,4’üne tekabül ederken Türkiye ise 83 milyon 384 bin 680 bireyle 235 ülke içinde 19’uncu sırada yer aldı. Türkiye nüfusu, dünya nüfusunun yüzde 1,1’ini oluşturdu.
Dünyada ortalama doğum suratı 2,4 olarak gerçekleşirken bu süratle nüfusun 2023’te 8 milyarı, 2037’de 9 milyarı, 2056’da ise 10 milyarı geçmesi bekleniyor.
Nüfusun 5 milyara ulaştığı 1989’dan 100 yıl daha sonra ise dünyada nüfusun 10,8 milyar olacağı varsayım ediliyor.
TÜİK datalarına göre Türkiye’nin doğum suratı 2001’de 2,38 iken bu sayı 2020’de 1,76’ya, canlı doğan bebek sayısı ise 1 milyon 323 binden 1 milyon 112’ye düştü.
Yaşı 15 ile 19 içindeki doğum yapan bayanlarda ise doğum oranı 2001’de binde 49 iken bu sayı 2020’de 15’e düştü. Doğum yapan annelerin yaş ortalaması ise 2001’de 26,7 iken 2020’de 29 oldu.
Çocuk gelin oranları 2002’de 7,3, 2010’da 7,8, 2020’de 2,7 olarak kayıtlara geçti.
2050’de dünyayı beslemek için üretimin yüzde 70 artması gerekiyor
Dünyada nüfusun süratli artışı birtakım sorunları de birlikteinde getirirken bunların başında çok tüketim geliyor. Dünyanın hudutlu kaynakları her geçen gün artan insan nüfusunun gereksinimlerini karşılamakta yetersiz kalıyor, çok nüfus yoksulluğu da artırıyor.
Yoksulluk başta bebek vefatlarını artırırken çok nüfusun barınması için yeni konut alanları, yeni tarım alanları ve iş imkanları oluşturmak gerekiyor.
Kelam konusu üç muhtaçlık da tabiatın yok bulunmasına niye oluyor. Barınma ve geçinme için kentler büyürken kurulan fabrikalar, üretim alanları ve konutlarda tüketilen yakıtlar ile atmosferdeki zehirli gazların da ölçüsü artıyor.
Bilhassa fakir ülkelerdeki insanların oluşturduğu yaklaşık 2 milyarlık bir nüfus bugünün dünyasında pak suya ulaşmakta kuvvetlik yaratıyor. Tarım alanlarında kullanılan pak su kaynaklarının da azaldığı dünyada yaşanacak yüksek nüfus artışı bu meseleden daha fazla insanın etkilenmesi manasına geliyor.
BM’nin 2001’de hazırladığı bir raporda 2030 yahut 2050 senelerına kadar nüfus artışı beklenenin altında gerçekleştiği takdirde tarım üretiminin muhtaçlığı karşılaması konusunda olumlu bir yaklaşım yer alsa da 2020’de BM bir daha yaklaşık 700 milyon insanın kâfi beslenemediğini deklare etti.
Dünyanın 2050’de ulaşacağı nüfus için bugünkü endüstriyel besin ve ziraî üretimin yüzde 70 oranında artması gerektiğine vurgu yapan BM Besin ve Tarım Örgütü (FAO), çok avlanma, tarımda kimyasal kullanması, verimli toprak kaybı ve pak suya ulaşım kuvvetliğü niçiniyle bu amaca ulaşılamayacağını belirtiyor.