TerraNova
New member
ÂLÂ Parti Genel Lider Yardımcısı, eski Merkez Bankası Lideri Durmuş Yılmaz, Yeniçağ TV’de katıldığı programda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Dün çıkmış birisi, ‘Kur düşüyor, dolar almanın tam zamanı’ diyor. Bunların beyni sulanmış. Bunlara gereken yanıtı benim milletim en kısa vakitte verecek” kelamları ve yeni ekonomik programa ait değerlendirmeler yaptı.
Yılmaz, özetle şunları söylemiş oldu:
“Vallahi şu anda bizi dinleyenler herbiçimde beynimin ne durumda olduğunu görüyorlar. Ben buna ne karşılık verebilirim? Sayın Cumhurbaşkanı ile yolumuz ikinci defa kesişti. Daha evvel 2015 yılında yatırımlarla ilgili olarak verdiğim bir mülakat kararında da beni gündeme aldı. bu biçimde da bana ‘Bunlar bir şey bilmezler. Herkes işine baksın, bilmediği işle uğraşmasın’ dedi. Ben de en güzel bildiğim mevzunun bu olduğunu belirterek, ‘Bu hususta konuşmazsam diğer nerede konuşacağım’ dedim. Sayın Cumhurbaşkanı’nın kelamlarının içeriğine baktığımızda burada hakaret var, küçümseme var, aşağılama var. Artık ben bir yurttaş olarak Sayın Cumhurbaşkanı’na dönüp tıpkı söz yahut da misal tabirlerle yanıt vermeyi kendime yakıştırmam.
Ekonomik son atılımdan biz yurttaşlar olarak mutluyuz. Lakin kuru belirleyen en değerli makro gösterge, enflasyondur. Biz yurttaşlar kendi ulusal hükümdarlık hakkımız olan Türk lirasının yerine durduk yerde tanımadığımız, bilmediğimiz yabancı paraları niye koyalım? Bizim ulusal onurumuz kendi paramızdır. İdare olarak Türk lirasının satın alma gücünü koruyamadığımız için enflasyon denetim altına alınamıyor. Haklı olarak yurttaş kendisini muhafaza içgüdüsüyle yabancının parasına, diğer enstrümanlara, altına yöneldi.
Türk lirasının pahalanmasının önündeki en kıymetli mahzur, enflasyonun denetim altına alınamamasıydı. İktisat büsbütün dolarize oldu. Yani Türk lirasını biz kendi elimizle, Türk iktisadından kovduk. Hükümet maalesef enflasyonla uğraşta başarısız oldu ve havlu attı. Bir prosedür bulundu. Kısa müddette enflasyon düşmeyeceğine nazaran, bu dövize endeksli mevduat sistemi getirildi. Şu anda başarılı görünüyor. Daha kalıcı olması için Türkiye’de yerleşiklerin 142 milyar dolara yaklaşan döviz hesaplarını satmaları gerekir.
“Yapılan faiz artırımından öteki bir şey değil”
Aslında hükümetin yaptığı faiz artırımından öteki bir şey değil ve bunun ucu da açık. Burada bu tahlilde eksik olan şey enflasyonun ne olacağı? Bu işin başarısı yerleşiklerin dolarını satmasına bağlı. Şu anda herbiçimde satışlar var. Zira TL pahalanıyor. Merkez Bankası para basacak o para da piyasaya çıkacak ötürüsıyla bu enflasyon üzerinde bir tesir yapacak enflasyon olağan olarak üst gidecek.
“Enflasyonda 3 haneyi bakılırsabiliriz”
Merkez Bankası dönen parayı sterilize edecek mi etmeyecek mi? Yani bunu geri çekecek mi? Dönen paranın tamamını piyasaya verip kullanıma sokarsa, muhakkak enflasyonda 3 haneyi belirli bir süre daha sonra görmeniz mümkün. Yani 30 milyar, 40 milyar dolar, 20 milyar dolar her her neyse satılırsa, bunun karşılığı bugünkü kurdan 12-13 liradan bozarsa 100 milyar TL eder. Bu kadar likiditeyi piyasaya verirseniz bunun olağan olarak fiyatlar üzerinde olumsuz tesiri olacak.
Önümüzdeki devirde bu işin muvaffakiyetini belirleyecek olan ortaya çıkacak enflasyondur. Şayet enflasyon yüzde 30-35’e gelirse durum negatife düşer. Vatandaş ‘Cebimdeki para kıymet kaybediyor’ diyerek ‘Fazla faiz isterim’ derse durum uyguna gitmez. İnşallah o denli olmaz.”
Yılmaz, özetle şunları söylemiş oldu:
“Vallahi şu anda bizi dinleyenler herbiçimde beynimin ne durumda olduğunu görüyorlar. Ben buna ne karşılık verebilirim? Sayın Cumhurbaşkanı ile yolumuz ikinci defa kesişti. Daha evvel 2015 yılında yatırımlarla ilgili olarak verdiğim bir mülakat kararında da beni gündeme aldı. bu biçimde da bana ‘Bunlar bir şey bilmezler. Herkes işine baksın, bilmediği işle uğraşmasın’ dedi. Ben de en güzel bildiğim mevzunun bu olduğunu belirterek, ‘Bu hususta konuşmazsam diğer nerede konuşacağım’ dedim. Sayın Cumhurbaşkanı’nın kelamlarının içeriğine baktığımızda burada hakaret var, küçümseme var, aşağılama var. Artık ben bir yurttaş olarak Sayın Cumhurbaşkanı’na dönüp tıpkı söz yahut da misal tabirlerle yanıt vermeyi kendime yakıştırmam.
Ekonomik son atılımdan biz yurttaşlar olarak mutluyuz. Lakin kuru belirleyen en değerli makro gösterge, enflasyondur. Biz yurttaşlar kendi ulusal hükümdarlık hakkımız olan Türk lirasının yerine durduk yerde tanımadığımız, bilmediğimiz yabancı paraları niye koyalım? Bizim ulusal onurumuz kendi paramızdır. İdare olarak Türk lirasının satın alma gücünü koruyamadığımız için enflasyon denetim altına alınamıyor. Haklı olarak yurttaş kendisini muhafaza içgüdüsüyle yabancının parasına, diğer enstrümanlara, altına yöneldi.
Türk lirasının pahalanmasının önündeki en kıymetli mahzur, enflasyonun denetim altına alınamamasıydı. İktisat büsbütün dolarize oldu. Yani Türk lirasını biz kendi elimizle, Türk iktisadından kovduk. Hükümet maalesef enflasyonla uğraşta başarısız oldu ve havlu attı. Bir prosedür bulundu. Kısa müddette enflasyon düşmeyeceğine nazaran, bu dövize endeksli mevduat sistemi getirildi. Şu anda başarılı görünüyor. Daha kalıcı olması için Türkiye’de yerleşiklerin 142 milyar dolara yaklaşan döviz hesaplarını satmaları gerekir.
“Yapılan faiz artırımından öteki bir şey değil”
Aslında hükümetin yaptığı faiz artırımından öteki bir şey değil ve bunun ucu da açık. Burada bu tahlilde eksik olan şey enflasyonun ne olacağı? Bu işin başarısı yerleşiklerin dolarını satmasına bağlı. Şu anda herbiçimde satışlar var. Zira TL pahalanıyor. Merkez Bankası para basacak o para da piyasaya çıkacak ötürüsıyla bu enflasyon üzerinde bir tesir yapacak enflasyon olağan olarak üst gidecek.
“Enflasyonda 3 haneyi bakılırsabiliriz”
Merkez Bankası dönen parayı sterilize edecek mi etmeyecek mi? Yani bunu geri çekecek mi? Dönen paranın tamamını piyasaya verip kullanıma sokarsa, muhakkak enflasyonda 3 haneyi belirli bir süre daha sonra görmeniz mümkün. Yani 30 milyar, 40 milyar dolar, 20 milyar dolar her her neyse satılırsa, bunun karşılığı bugünkü kurdan 12-13 liradan bozarsa 100 milyar TL eder. Bu kadar likiditeyi piyasaya verirseniz bunun olağan olarak fiyatlar üzerinde olumsuz tesiri olacak.
Önümüzdeki devirde bu işin muvaffakiyetini belirleyecek olan ortaya çıkacak enflasyondur. Şayet enflasyon yüzde 30-35’e gelirse durum negatife düşer. Vatandaş ‘Cebimdeki para kıymet kaybediyor’ diyerek ‘Fazla faiz isterim’ derse durum uyguna gitmez. İnşallah o denli olmaz.”